top of page
Search

Pierrot Lunaire Modern Müzik Açısından Neden Önemlidir?


Pierrot

Pierrot


Bu eseri incelerken fark edeceğimiz önemli detaylar Schoenberg'in müzik tarihi ve genel olarak tonalite ile ne kadar ilgili olduğu konusundaki düşüncelerimizi pekiştirecektir.

Pierrot Lunaire'de görmekteyiz ki Schoenberg, yetiştiği çevre dolayısıyla (Viyana) Mahler, Richard Strauss, Brahms ve Wagner'den yoğun bir şekilde etkilenmiştir. Bu etki Palleas und Mellissande (op.5), Verklarde Nacht (op.4) gibi erken eserlerinde daha belirgin bir şekilde görülse de, kesinlikte Pierrot Lunaire'de de kendini göstermektedir.

Schoenberg de, kendisin de bu etkilendiği bestecilerin arasında var olduğunu hissetmiş, hatta müziğini, bahsettiğimiz bestecilerin bir devamı olarak görmüştür. Özellikle Gurrelieder, oldukça yoğun bir on dokuzuncu yüzyıl romantizmi ve ekspresivizmi içermektedir. Kısaca Schoenberg, Viyana'da hakim olan ekspresyonizmle oldukça ilgili, fakat aynı zamanda tonaliteyi de hiçbir zaman ikinci plana atmayan bir topluluk içerisinde gelişimini sürdürmüştür. Tonaliteyi göz önünde bulundurmakla birlikte, dönemin neredeyse tüm büyük bestecileri akorları oluşturan, akorların dizilimini meydana getiren ve notaların belirli bir hiyerarşi içerisinde sıralandığı bu sistemin dışında farklı yöntemler araştırmaktaydılar. Konuyu daha açık bir hale getirmek gerekirse, erken Barok'tan yaklaşık 19. yüzyıl başlarına kadar, müzikte belirli bir fonksiyonel hiyerarşik düzene bağlı olan akorlara rastlamaktayız. Bu akorlara verilen farklı isimler, semboller, fonksiyonlar vardı ve müzik, birbiri ardına nasıl dizileceklerini, nasıl şekilde çözüleceklerini belirleyen kurallar çerçevesinde varlığını sürdürmekteydi.



Örnek vermek gerekirse, yukarıdaki örnekte bulunan bir akora bakıp bu bir tonik akoru ya da bu bir dominant akoru, subdominant akoru gibi cümleler kurabilmekteyiz. Fakat 20. yüzyıl başlarında tüm bu müzikal olgular anlamlarını yitirmeye başlamışlardır. Akorlar renkleri, bıraktıkları etkiler ve bazı akustik faktörler düşünülerek kullanılmaya başlanmıştı. Bu küçük bir detay gibi görünse de, daha büyük sonuçlar doğuracaktır. Bu detayla ilgili ilk örnekler Debussy'nin ''Sonata for Flute, Viola and Harp, ''(1915) gibi eserlerinde görülebilir.

Schoenberg, bir analitik düşünür olarak tonal fonksiyondaki bu değişimi görmüş, fakat bu yeni yöntemin yalnızca tonal müziği biraz daha ilginç, farklı hale getirmek için kullanıldığını fark edip bu durumdan rahatsızlık duymuştur. Ancak bence Schoenberg'in asıl rahatsızlık duyduğu nokta, bestecilerin bu materyalleri kullanmanın neye yol açacağını idrak edemeyen bir durumda olmalarıdır. Bu rahatsızlığın sebebi de, kendisinin tonal armoni konusunda çok dikkatli ve derin bir düşüncesi olduğudur. Bu fikrin doğruluğunu anlamak için Schoenberg'in ''Theory of Harmony'' kitabı iyi bir kaynaktır. Pierrot Lunaire tam da bu kitabın yazıldığı dönemde şekillenmiştir ve atonalite fikri de tam burada karşımıza çıkmaktadır. Schoenberg'in bu konuyla ilgili Josef Hauer'e yazdığı bir mektupta esprili bir yorumu vardır. Aynı zamanda ''Style and Idea'' kitabının 210. sayfasında bulunur : ''Atonal müzik olgusunu , aslında yüzmenin boğulmama sanatı ya da uçmanın düşmeme sanatı olmasına benzetiyorum.''

Pierrot Lunaire ve Three Pieces for Piano gibi 1915'e kadar olan süreçte yazılmış Schoenberg eserlerinin bazı temel benzerlikleri vardır, bunlar:

⦁ Donanımda tonu belirten değiştiriciler olmaması (anahtarsız müzik yazımı)

⦁ Akorların ya da melodik yapının herhangi bir hiyerarşik düzende meydana gelmemesidir.

Bu benzer özellikler aynı zamanda bestecinin tamamen sezgilerine göre ya da müzikal form ve estetik mirasa bağlı hareket etmesine sebep olmuştur. Schoenberg ve yakın çevresinin de kabul ettiği gibi, bu oldukça zor bir müzikal adımdı. Çünkü sadece sezgiler vasıtasıyla büyük formlar meydana getirmek, neredeyse imkansızdı.

Pierrot Lunaire'i Böylesine Devrimsel Yapan Etkenler

Schoenberg'in bahsettiğim dönemlerde yaptığı şey, farklı bölümler içeren kısa eserler yazmaktı. Örneğin ''Three Piano Pieces op. 11'' ya da ''Six Piano Pieces op.19'' gibi. Bu iki eserin büyük bölümü iki, üç dakikalık, bazen bir dakikalık bölümlerden meydana gelmektedir. İki eserdeki en uzun bölüm ise yedi dakika olan op. 11'in ikinci bölümüdür.

Bahsedilen iki eserler birlikte Schoenberg fazlaca vokal müziği yazmıştır. Kendisinin daha çok kısa eserler yazmasının belli nedenleri vardır. Birincisi, kısa eserler yazdığınız zaman, önceden de bahsettiğim uzun form yazımının önüne geçen problemlerin ortadan kalkacak olduğudur. Böylelikle ana odak ekspresif içerik ve motivik gelişme olacaktır. Bir diğeri ise vokal müziği yazmanın getirdiği kolaylaştırıcı etkenlerdir.

Örneğin bu dönemin en uzun eserlerinden ''Erwartung op. 17'', 33 dakikadır ve metne dayalı bir eserdir. Metne dayalı olmak daha uzun formlar yazmak için halihazırda metnin getirdiği form üzerine yazmayı getireceği için danışılabilir bir yöntemdir.

Bu noktada karşımıza birkaç dakika süren kısa eserler ya da dışarıdan alınan bir forma dayalı uzun eserler yazmak arasında bir seçim yapma zorunluluğu çıkmaktadır ve Pierrot Lunaire'de bu seçim sonucu ortaya çıkmış bir eserdir.

Dönemine göre bu eseri yenilikçi yapan bazı önemli özellikleri vardır, bunlar:

⦁ Neredeyse hiç tekrar eden figür ve motifler içermemesi

⦁ Tamamen atonal olması

⦁ Sembolist şair Albert Giraud'un benzer şekilde radikal şiirleri üzerine yazılmış olmasıdır.

Bu özelliklere ek olarak aynı zamanda Schoenberg'in ''minyatür orkestra'' fikri karşımıza çıkmaktadır. Bu fikir neredeyse tüm enstrüman ailelerinden seçilerek orkestra etkisi yaratmaya dayanmaktadır. Eserin orkestrayonunda, daha sonraları modern müzikte norm haline gelecek olan flüt, klarnet, piyano, keman ve çello kullanılmıştır. Bu seçim oldukça akıllıcadır çünkü tüm bu enstrümanlar oldukça esnek kullanım özellikleri olan ve farklı kombinasyonlarla kullanılabilecek bir yapıdadır. Aynı zamanda bu ensemble, kişisel olarak müzisyenlerle prova yapması daha kolay ve maddi olarak az sayıda müzisyene ihtiyaç olduğunudan ekonomiktir.

21 farklı bölümden oluşan bu eser aynı zamanda her bölümde farklı bir enstrüman grubu kullanılacak şekilde sıralanmıştır. Ayrıca flüt aynı zamanda piccolo, klarnet aynı zamanda bas klarnet, keman ise viyola ile dublelemektedir.


Yazının başlığında ve yukarıda da görebileceğiniz, eserin baş kahramanı Pierrot, üzgün, trajikomik bir palyaço figürünü canlandırmaktadır. Bu karakter, kendisine istediğiniz anlamı kazandırabileceğiniz, multidisipliner olarak da kullanılabilen esnek bir yapıdadır.

Konu alınan şiire bakacak olursak, örnekte görüldüğü gibi geceyi ve kötülüğe dönüşmeyi temsil eden ögeler ağırlıktadır. Gece kelimesi insanın içindeki kötülüğü temsil etmektedir.

Nacht bölümüne bakacak olursak, Passaglia formunda, yani ostinato bir bas figürünün üzerine varyasyonlara dayanmaktadır. Bununla birlikte linear ve kontrpuantal bir biçimde yazılmıştır. Nacht bölümünü özetlemek gerekirse:

1. Figür (1-3. ölçüler)

2. Varyasyon 1 (4-10. ölçüler)

3. Varyasyon 2 (11-16.ölçüler)

4. Varyasyon 3 (17-23. ölçüler)

5. Figür tekrar (24-26. ölçüler)

Bu figürler aynı zamanda eserde farklı yerlerde farklı varyasyonlarla karşımıza çıkmaktadır.

Bahsedilmesi gerek bir diğer önemli nokta da Schoenberg'in icat ettiği ve eserin belirleyici özelliklerinden olan vokal tekniği ''speech-singing''dir. Normal bir şekilde şarkı söylemeye benzeyen bu teknikte şarkıcı, notaları tam olarak söylemek yerine yazılı notalardan genellikle glissando ile uzaklaşarak konuşuyormuş gibi bir etki yaratır. Notaları ne süreyle söyleyeceği tamamen kendisine bırakılmıştır ve notaları istediği gibi birbirine bağlayabilir. Schoenberg'in bu tekniği uygulama amacı ise melodramatik bir ifade sunmaktır.

Son olarak, özetlemek gerekirse, eserin doğasına aykırı bir şekilde uzun bir forma sahip olmasını sağlayan iki etmen, dış bir etkenden form kojusunda faydalanması ve motivik gelişmeye bağlı olmasıdır. Eserdeki neredeyse tüm figür ve motifler, daha önceden karşımıza çıkan motif ve figürlerin farklı varyasyonlarıdırlar.








 
 
 

Comentarios


©2021 by Baris Daghan.

bottom of page